22 Ekim 2012 Pazartesi

Her Şeyin Sonunda

Yitirilen her şeyin beni boğduğu bir yazı olacak bu.

Ne kadar yorulduğumu ve artık içimdeki her şeyin parçalandığını anlatan bir yazı.


Her şey gözümün önünden tek tek geçiyor. 
Tüm yaşlarım,
Tüm arkadaşlıklarım,
Güvendiğim adamlar,
Canını yaktığım insanlar. 
Hani olur ya herkesin çaresiz kaldığı zamanlar, kendiyle baş başa kalmaktan kaçtığı, her şeye 'neden?' sorusunu sorduğu. 
Akciğerlerinin vücuduna fazla geldiği ve bazen gerçekten boğuluyor gibi olduğu.
O buydu işte. 


Çarelerin tükendiği yerde öylece yığılmış duruyorum.
Cebimde yıpranmış bir sigara.
Görebileceğim tüm sonları görmüş olmanın rahatlığını yaşıyorum.
'Peki şimdi ne olacak?' kaygılarını tamamen silmiş gibiyim.
Hissizim. 
Ama hissizlik canımı acıtıyor. 
Kayıp bir hissizlik. Bazen yerini dolduran dayanılmaz acı. 
Görünümde hiçbir şeyim yok. 
Ama kalbim acıyor. Yaşattığım herkesin ölümünü izlemek acıtıyor.
Ve bir özet kalıyor aklımda sadece.

 
Dostluklar bitiyor.
Duygular köreliyor.
Özlemeye alışıyorsun. 
Acı çekmeye alışıyorsun.
Gülümsemeye alışıyorsun. Acı çeke çeke gülümsemeye.
Ve her şeyden önemli yokluğuna alışıyorsun. 
Kaybettikçe kaybediyorsun ama geriye sadece buruşmuş bir sigara kalıyor. 
Son keman sesinde ise yelpazeden umudu kesiyorsun. 
Akrep ve yelkovanın yarışı duruyor. Ve sen kendini bambaşka bir yerde buluyorsun. 
Her şeyin sonunda.
Uçmak için başka düşler hayalliyorsun.

19 Haziran 2012 Salı

Özle Beni Kahrolasıca, Beni Özlemekten Kahrol


Gittiğinden eminim. Ve asla geri dönemeyeceğinden de.




Bir hafta olmuştur.
Sessizce, ardında binlerce soruyla beni piç gibi bırakıp gittiğinden bu yana.
Gidişinin ardına onlarca laf söyleyip hiçbirinin senin kulaklarına ulaşamadığından bu yana yani.
3 yıl kısa bir zaman zarfı değildi sevgilim.
 Bunun 2 senesini sana acı çektirerek geçirmiş olabilirim.
Ama bu sefer farklıydı.
 Bu sefer ben artık tamamen sana ait olmaya gelmiştim.
Her şeye rağmen bütün olmaya gelmiştim.
Seni seviyordum.
Hayallerimizi seviyordum. 
Senin sevdiğine inanıyordum.
İnandırmıştın yani. 
Ama şimdi;
'Nolursa olsun sen sadece benimsin.' diyen adamın buğulu gidişini izlemek kaldı şimdi geriye.
Bana 'bir ömrü benimle geçirmeye hazır mısın ?' diyen adamın gidişi.
'Benden kaçışın yok dünyanın diğer ucuna da gitsen bulurum seni sen benimsin.' diyen adamın gidişi.

Beni böyle sahiplenip bir anda boşluğa atmak beni öldürür bilmiyor muydun sevgilim ?
Sen ki beni en iyi tanıyanlardansın.
Bana bunu yaptığında beni her gün parçalayacağını da bilirdin.
Bana bunu yaptığında uykuların ne kadar zor olduğunu, her an seni yanımdaymışsın gibi hissedeceğimi de bilirdin.
Ama sen bile bile bunu yaptın.
Şimdi gerideyim. 
Bıraktığın yerdeyim.
Neden bunları yaptığına anlam veremeyen bir ben olarak bekliyorum. 
Acabalarla seni aklamaya çalışıyorum.
Kendime kızıyorum. 
Geri dönmeni diliyorum. 
Sadece bu hissettiğimin bin katını hissettirmek için. 
Geri dön. 
Özle beni kahrolasıca. 
Beni özlemekten kahrol.


22 Nisan 2012 Pazar

Dost Kaleminden Dökülenler :)

Bugün kara bulutlarımı güneşli bir güne çeviren dostum için yazacağım. 

Tesadüfler üzerine kurulmuş bir arkadaşlık bizimki. 
Tatlı tesadüfler.
Malum sitede arkadaş olarak eklememden sonra durakta karşılaşmamız ve arkasından gelen hayat dolu bir dost. 
O gün orada olmamın bir anlamı vardı.
 Bir dost kazanmak için oradaydım. 
Ve o dost benim hayatımdaki en değerli erkekler arasında yerini sıkıca korumak için bekliyordu. 
Kimseye kaptırmamak üzere. 

Ve sonraları;
Onun yanındayken çoğu zaman hayata dair kötü şeyleri bir kenara bıraktım.
Ve ikimizde anın tadını çıkarmayı becerdik. 
Birbirimize çok benzediğimiz için aynı şeyleri yaşadık çoğu zaman. 
Gene hep yan yana kaldık. 

O kadar kişinin arasından sıyrılıp kalbime oturuverdi bu güzel dost.
Ona sadece kalbim yakışırdı. 
Kalbimden başka yerde olmak ona hakaret olurdu. 

 Ve bugün;

Sinir krizimi dindirip, yüzüme tebessüm doldurup evime gönderdi güzel dostum. 
Saatlerce fotoğraf çekindik. 
Hayatımda çok eğlendiğim günlerden biriydi. 
Yaşamanın değerini anladığım günlerden biriydi. 
Onun gibi dostum olduğu için gurur duyduğum günlerden biriydi. 
Her şeye rağmen gene mutlu olabildiğimiz günlerden biriydi. 

Sen benim bitanemsin O.A.A. 
Seni çoooo..ook seviyorum.  


18 Nisan 2012 Çarşamba

Bir Gidiş Daha..

Değer vermek garip şey. 
İnsanı öyle bir yamultuyor ki. Gurur murur dinlemiyorsun bir yerden sonra.
Çok fazla değer verirsen yıpranıp yok oluyorsun. 
Karşındaki insan da verdiğin değerin farkındaysa Allaaah yandın işte sen. Kullanıyor kullanabildiği kadar. 
Zaten aslında bu yıpratıyor bizleri. 
Karşımızdakinin verdiğimiz değer karşısındaki tutumu acıtıyor canımızı. 
Yaptıkları, bu değeri hiç haketmeyişi, bunu farkettiğimizde kendimize kızışımız ve iç savaşlarımız bizi yok ediyor aslında. 
Peki ciddi anlamda soruyorum.
Aslında ne yapıyoruz? 
Kendimize kızarken neyin hıncını alıyoruz? O insana o değer veren bizler, niye sonra gene kendimizden öc alıyoruz?


   Ve kendi adıma konuşmak gerekirse, senden gerçekten hoşlanmıştım gamzesinde ölmek istediğim adam. Ama beni,sevgimi,hayallerimi,ideallerimi sana göre şekillendirmemi haketmiyormuşsun. 
Bunun için elektriklerin gitmesi ve bir kahve yapıp kendimi dinlemem gerekiyormuş. 
Her şeyin varmış bir nedeni. Anladım.


  Ama yine de;
Çok kırgınım sana. Her seferinde bunu yaşamak artık beni aşkla dalga geçecek biri yapıyor.
Ki bu duygunun rezilliğine en çok ben kızardım. 
Başka biri oluyorum. Duygularımı yitiriyorum. Büyüyü yitiriyorum.
Ve sen buna seyirci kalıyorsun. En çok da buna kızıyorum işte.
Bu yüzden;
Hoşçakal mutluluğum.
Daha güçlü bir ben olarak yeniden doğmaya gidiyorum. 

16 Nisan 2012 Pazartesi

Perişanım şimdi mutlu oldun mu ?

http://www.youtube.com/watch?v=Q4GZdBP7ZWQ


Sezen Aksu benim dert ortağım. Dile getiremediklerimi öyle güzel dile getirir, öyle güzel anlatır.
Susarsın. Boğazında bi yumru olur.  Yutkunamazsın bile.. Zor işte.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Kalbime Yerleştin :)

Beklemenin en güzelini seni beklerken yaşıyorum. Seni beklemenin bir büyüsü var çünkü. Kalbim öyle bir atıyor ki. Seni görüyorum ve hücrelerimin seni haykırmasına engel olamıyorum.
Sanırım aşık oluyorum. Seni öğrenmenin güzelliğini yaşıyorum her gün. Konuştuğumuz saatler boyunca gamzelerini inceliyorum. Gülümsediğinde yanağında çıkan iri ve tapılası gamzeler.
O kadar güzeller ki.
Sırf bunun için bile sevebilirim seni. Sırf bunun için bekleyebilirim. Sırf bunun için yoluna başımı koyabilirim.
Çünkü buna ihtiyacım var. Sana,sevgine hatta annene. Annen o kadar tatlı ki. Azcık anneni dinle de benim ol.
Benimle tamamlan. Seninle tamamlanmama izin ver. Sonu mutluluk olsun.
Sonu biz olsun.



26 Mart 2012 Pazartesi

Elimi Yine Tut

Paranoyalarım artarken dilimden dökülen tek cümle. Seni çok özledim.


Beynime bir türlü anlatamıyorum. Artık nefes almadığını kabul ettiremiyorum. Mutluyum diyemiyorum çoğu zaman. Kaçmak uzaklaşmak istiyorum kendimden. Sana yakın olmak istiyorum. 


Beni bu kadar erken bırakıp gittiğin için kızıyorum sana. Sonra üzülüyorum. Kızmadım, sana kızamam ben ,sen benim her şeyimsin diye. Abim. Benim kahramanım. Kılıma zarar getirenin ciğerini sökeceğini bildiğim adam.
Niye bıraktın beni? Niye bu kadar kötülükte sadece güçlü olmayı öğretecek kadar yaşadın ? Neden seninle oturup konuşamadık içli içli?Neden sadece güçlü olmayı öğrettin? Güçlü olmak her şeyi çözmüyor ama abim. Çözemiyor. Bazen ölüyorsun. Nefes ala ala ölüyorsun.


Son zamanlarda gene artıyor. Sanki anlık seni görür gibi oluyorum. Sonra tam heyecanla giderken kayboluyorsun. Gözyaşlarımı siliyorum. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyorum. Gerektiği gibi davranmanın yükümlülüklerini çekiyorum yani. 


Ama her şeyden çok seni çok özlüyorum. Eve gelmeni beklemeyi bile özlüyorum. Gel artık bak. Çok beklettin bu sefer. Beklerken uyuyakalmıyorum eskisi gibi. Bu sefer bekliyorum. Küçük kardeşin senin nefes almadığını yediremiyor hala yüreğine. Hala bekliyor seni. Sende özlüyorsun dimi onu ? Özle ne olur.
 Nefes almak için bir bahane yarat ona..