22 Nisan 2012 Pazar

Dost Kaleminden Dökülenler :)

Bugün kara bulutlarımı güneşli bir güne çeviren dostum için yazacağım. 

Tesadüfler üzerine kurulmuş bir arkadaşlık bizimki. 
Tatlı tesadüfler.
Malum sitede arkadaş olarak eklememden sonra durakta karşılaşmamız ve arkasından gelen hayat dolu bir dost. 
O gün orada olmamın bir anlamı vardı.
 Bir dost kazanmak için oradaydım. 
Ve o dost benim hayatımdaki en değerli erkekler arasında yerini sıkıca korumak için bekliyordu. 
Kimseye kaptırmamak üzere. 

Ve sonraları;
Onun yanındayken çoğu zaman hayata dair kötü şeyleri bir kenara bıraktım.
Ve ikimizde anın tadını çıkarmayı becerdik. 
Birbirimize çok benzediğimiz için aynı şeyleri yaşadık çoğu zaman. 
Gene hep yan yana kaldık. 

O kadar kişinin arasından sıyrılıp kalbime oturuverdi bu güzel dost.
Ona sadece kalbim yakışırdı. 
Kalbimden başka yerde olmak ona hakaret olurdu. 

 Ve bugün;

Sinir krizimi dindirip, yüzüme tebessüm doldurup evime gönderdi güzel dostum. 
Saatlerce fotoğraf çekindik. 
Hayatımda çok eğlendiğim günlerden biriydi. 
Yaşamanın değerini anladığım günlerden biriydi. 
Onun gibi dostum olduğu için gurur duyduğum günlerden biriydi. 
Her şeye rağmen gene mutlu olabildiğimiz günlerden biriydi. 

Sen benim bitanemsin O.A.A. 
Seni çoooo..ook seviyorum.  


18 Nisan 2012 Çarşamba

Bir Gidiş Daha..

Değer vermek garip şey. 
İnsanı öyle bir yamultuyor ki. Gurur murur dinlemiyorsun bir yerden sonra.
Çok fazla değer verirsen yıpranıp yok oluyorsun. 
Karşındaki insan da verdiğin değerin farkındaysa Allaaah yandın işte sen. Kullanıyor kullanabildiği kadar. 
Zaten aslında bu yıpratıyor bizleri. 
Karşımızdakinin verdiğimiz değer karşısındaki tutumu acıtıyor canımızı. 
Yaptıkları, bu değeri hiç haketmeyişi, bunu farkettiğimizde kendimize kızışımız ve iç savaşlarımız bizi yok ediyor aslında. 
Peki ciddi anlamda soruyorum.
Aslında ne yapıyoruz? 
Kendimize kızarken neyin hıncını alıyoruz? O insana o değer veren bizler, niye sonra gene kendimizden öc alıyoruz?


   Ve kendi adıma konuşmak gerekirse, senden gerçekten hoşlanmıştım gamzesinde ölmek istediğim adam. Ama beni,sevgimi,hayallerimi,ideallerimi sana göre şekillendirmemi haketmiyormuşsun. 
Bunun için elektriklerin gitmesi ve bir kahve yapıp kendimi dinlemem gerekiyormuş. 
Her şeyin varmış bir nedeni. Anladım.


  Ama yine de;
Çok kırgınım sana. Her seferinde bunu yaşamak artık beni aşkla dalga geçecek biri yapıyor.
Ki bu duygunun rezilliğine en çok ben kızardım. 
Başka biri oluyorum. Duygularımı yitiriyorum. Büyüyü yitiriyorum.
Ve sen buna seyirci kalıyorsun. En çok da buna kızıyorum işte.
Bu yüzden;
Hoşçakal mutluluğum.
Daha güçlü bir ben olarak yeniden doğmaya gidiyorum. 

16 Nisan 2012 Pazartesi

Perişanım şimdi mutlu oldun mu ?

http://www.youtube.com/watch?v=Q4GZdBP7ZWQ


Sezen Aksu benim dert ortağım. Dile getiremediklerimi öyle güzel dile getirir, öyle güzel anlatır.
Susarsın. Boğazında bi yumru olur.  Yutkunamazsın bile.. Zor işte.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Kalbime Yerleştin :)

Beklemenin en güzelini seni beklerken yaşıyorum. Seni beklemenin bir büyüsü var çünkü. Kalbim öyle bir atıyor ki. Seni görüyorum ve hücrelerimin seni haykırmasına engel olamıyorum.
Sanırım aşık oluyorum. Seni öğrenmenin güzelliğini yaşıyorum her gün. Konuştuğumuz saatler boyunca gamzelerini inceliyorum. Gülümsediğinde yanağında çıkan iri ve tapılası gamzeler.
O kadar güzeller ki.
Sırf bunun için bile sevebilirim seni. Sırf bunun için bekleyebilirim. Sırf bunun için yoluna başımı koyabilirim.
Çünkü buna ihtiyacım var. Sana,sevgine hatta annene. Annen o kadar tatlı ki. Azcık anneni dinle de benim ol.
Benimle tamamlan. Seninle tamamlanmama izin ver. Sonu mutluluk olsun.
Sonu biz olsun.